Panik atak, panik bozukluğu, panik olmak, agorafobili panik bozukluk, bu ve buna benzer bir çok kavram birbiri yerine yanlış olarak kullanılabiliyor ve ya gerçekte panik bozukluk ve panik atak olmayan psikolojik sıkıntılar için de bu kavramlar kullanılabiliyor. Bu yazıda bu kavramların ne olduğundan, hastalık olan hallerinden ve kısaca neler yapılabileceğinden söz etmeye çakışacağım.
Yarı keçi ve ölümlü Tanrı Pan ve panik atak ilişkisi en çok bilinen mitolojik öykülerden. İşte Pan flütünü çalmış insanlar korkmuş kaçışmış falan. Belki de kendi panik halindedir Pan’ın ölümlü bir Tanrı olduğunu bilmesinden.
Panik atak birdenbire başlar, öncesinde bir sıkıntı, üzüntü olması gerekmez. Giderek şiddetlenir ve genellikle 10 dakikada pik yaparak 30 dakika ile bir saati bulabilir. Bu süre içinde insanlar yoğun bir sıkıntı ve korku hisseder.
Bu korku ve sıkıntı sanki kalp krizi geçiriyormuş gibi hissedebilecek bir çarpıntı göğüs ağrısı veya sıkışma hissi, soluğunun kesilmesi ve sanki nefes alamıyor boğuluyormuş gibi hissetme, başdönmesinden bayılıvericek gibi hissetmeye kadar varabilen bir sersemlik hissi, ateş basması, terleme yada üşüme gibi ısı algısında değişiklikler, vücudunda uyuşma, karıncalanma ki kişiler felç geçirdiğini düşünebilir bu sırada, kendisi yada çevresiyle ilgili algısal değişiklikler, titreme, sarsılma, mide bulantısı, kusacak gibi olma hali olabilir. Atak sırasında kişi kontrolünü kaybedeceğini, delireceğini düşünebilir ya da ölüvericekmiş gibi hissedebilir, ölüm korkusu olabilir. Bir atak sırasında bütün bu belirtilerin hepsinin olması gerekmez. En az dört belirtinin yoğun bir şekilde yaşanması panik atak diyebilmek için yeterlidir. Bazen 4 belirtiden az olup kısıtlı panik atak tablosu da görülebilir.
Panik atak sırasında bir çok kişi acil servise başvurma ihtiyacı duyabilir. Oysa ki çoğu zaman panik ataklar kendiliğinden sonlanır ve atak sırasında mutlaka bir ilaç tedavisi uygulamak gerekli olmayabilir. Çoğu zaman yapılan tıbbi tetkikler normal sonuçlar verir.
Panik Bozukluğu dediğimizde yukarıda sözünü ettiğimiz bu panik ataklar beklenmedik zamanlarda gelir ve tekrarlayıcı bir özellik kazanır. Atakların olmadığı normal zamanlarda da kişi yeni bir panik atağının oluşması ile ilgili kaygı duymaya başlar ve buna beklenti anksiyetesi diyoruz. Bu kaygıya çoğu zaman atakla ilişkili olarak kişiler kalp krizi geçireceğini, öleceğini, delireceğini düşünebilir ve sürekli üzüntü duymaya başlar. Bir süre sonra kişide ataklar olmasın diye kaçınma davranışları yada fazladan ve gereksiz önlem alma davranışları başlayabilir. Örneğin çarşıya pazara gitmeme, iş yapmaktan kaçınma ya da çantasında bir takım ilaçlar bulundurma gibi davranışsal değişiklikler olabilir. Bazı kişiler atak gelirse diye yanında alkol yada yeşil reçeteli ilaçlar taşıyabilir.
Hastaların çoğu atağın geleceğini düşündüğü yerlerden geleceği yerlerden kaçınmaya başlar ya da çok mecbur kalıyorsa güven duyduğu biriyle birlikte ve çok yoğun bir sıkıntı duyarak bu yerlere gidebilir. Örneğin panik atak olacak diye kalabalık yerlere, çarşıya, pazara, AVM’lere gidemez yada asansör, otobüs, vapura binemez. Bu durumlara agorafobili panik bozukluk diyoruz.
Yani panik bozukluğu panik atakların olduğu ve ara dönemlerde de panik atakla ilgili ruhsal sıkıntıların yaşandığı bir hastalıktır. Hasta atakları yaşadıkça ve acil servislere başvurdukça kendisinde mutlaka tıbbi bir rahatsızlık olduğu yanlış inanışı daha da güçlenir. Üstelik verilen tıbbi tedaviler de işe yaramıyordur. Oysa ki panik bozukluk psikiyatri hekimlerince tanınan, sık görülen ve tedavisi olan bir rahatsızlıktır.
Kişinin durumuna göre ilaç tedavisi ile birlikte psikoterapi veya ilaç tedavisi olmadan yalnızca psikoterapi ile tedavi edilebilir. Psikoterapi yöntemi olarak etkinliği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış olan bilişsel davranışçı terapi yöntemleri kullanılır. Terapide amaç kişinin ataklarla ilgili yanlış inanışlarının düzeltilmesi ve ara dönemlerdeki korkusunun giderilmesidir. Kişinin atakları gelse bile daha hafif atlatması ve belirtilerle kendi başına nasıl baş edebileceğinin öğretilmesi hedeflenir.
Sonuç olarak panik bozukluğu tedavisi psikiyatri hekimlerince yapılan ruhsal bir rahatsızlıktır yani ölüme, kalp krizi geçirmeye, felç olmaya ya da delirip çıldırmaya yol açmaz. Yeter ki doktorunuzla işbirliği içinde düzenli bir takip ve uygun bir tedavi alın.