Her yaş grubunda insandan duyabileceğimiz bir sözcük stres. ‘Çok stresliyim.’ ‘Bugünlerde çok streslisin.’ ‘Stres yapma hemen’ ‘Çok çabuk stres oluyorum’ ‘Çok stresli bir insan.’ ‘Stres atmaya birebir.’ Hemen aklıma ilk anda geliveren, çok duyduğum, doğru ya da yanlış kurulmuş cümlelerden bazı
Türk dil kurumu İngilizce kökenli stres sözcüğünü söyle tanımlıyor: 1. Canlı organizmasında savunma uyandırıcı etkilerle (stres faktörü) buna karşı oluşan savunma mekanizması. 2. Dayanıklılığı azaltan fiziksel veya mental gerilim, gerginlik. 3. Canlıların yaşamı için uygun olmayan koşullar. 4. Ruhsal gerginlik
Yaşadığımız koşul her ne olursa olsun her gün stres yaratan bir durumla karşılaşabiliriz. Evden çıkıp işe gelirken ulaşıma dair zorluklar, trafik, iş yerinde ilişkiler ve görev dağılımındaki sorunlar, yetişilmesi gereken yerler, bitirilmesi gereken işler, maddi sıkıntılar, kendimize koyduğumuz hedeflere karşın bulunduğumuz yerler, haberler, ülke ve dünya gündemi, yakın ilişkilere dair sorunlar her biri bir stres kaynağı olabilir.
Bu gündelik akışın yanı sıra travmatik olaylara maruz kalma veya tanıklık etme, kontrol edemeyeceğimiz sağlık sorunları gibi beklenmedik olaylar ve gelişmeler, belirsizlik, beklemek, evlenme yada boşanma kararı verme, bebek yapma kararı verme, iş değiştirme, yer değiştirme gibi önemli yaşamsal olaylar, işyeri, komşuluk, ya da akrabalık ilişkileri, kişisel çatışmalarımız stresli hissetmemize yol açabilir. Yani yaşamın her alanında stres yaratan bir etmenle karşılaşmamız mümkündür.
Hissettiğimiz bu ruhsal gerginlik bedensel belirtilere yol açarak bizi haberdar eder. Kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp verme, kaslarda gerginlik gibi belirtiler ortaya çıkar. Vücut kaçmak üzere bir alarm vermiş gibidir. Duygusal olarak kırılganlık artmıştır, tolerans azalmıştır, kaygılı hissedilir, bazen çökkün bazense donuklaşılır.
Düşünceler olumsuz ve kaygılı içeriktedir. Herhangi bir işe, aktiviteye, okumaya konsantre olmakta güçlük çekilir. Basit kararları verirken bile zorlanmalar yaşanabilir. Dalgınlıklar sıktır, kişi evde bir odaya ya da mutfağa girince neden geldiğini unutabilir.
Bedensel olarak baş ağrısı sık görülür. Kaslarda gerginlik, yorgunluk ve ağrılar olabilir. Fazla uyuma ya da uykusuzluk gibi uyku problemleri ortaya çıkabilir. Kişi tüm vücudunda kırıklık, halsizlik hissedebilir.
Davranışsal olarak daha çabuk tartışan, alınganlık gösteren tutumlar, iş ve ilişkilerle ilgili performansta düşme, aktivitelerden kaçınma, insanlardan uzaklaşma, daha fazla sigara ve alkol tüketimi, daha fazla karbonhidratlı gıdalara yönelme, iştah artışı ya da iştahsızlık gibi yeme bozuklukları görülebilir.
Stres önlenebilir bir durum değildir. Çünkü stres yaratan olaylar tamamen bizim yönetebileceğimiz, kontrol edebileceğimiz durumlar değildir. Stres yaratması muhtemel olan her durumdan kaçıp uzaklaşmamız mümkün olmadığına göre en iyisi stres yaratan durum ve oluşan stresle baş etme becerilerimizi geliştirmek yani stresi yönetmek tek seçenek olarak karşımıza çıkar.
Stres yaratan durumlardan kaçmak yerine onlarla yüzleşip yapılabilecek en uygun çözümü bulmaya çalışmak belki de en ideal yoldur. Stres yaratan nedeni fark edip onunla ilgili neleri değiştirebileceğinizi bulmak en uygun yoldur. Ancak her zaman bu ideal yola ulaşamayız. Örneğin ekonomik sıkıntı çeken, çalışmak zorunda olan bir kişinin iş stresini çözmesi ilk anda mümkün olamayabilir. O zaman kişisel zenginliğini artırmaya yönelik arayışlar içine girmek bir seçenek olabilir. Kendine küçük molalar yaratmak, küçük keyif anları oluşturmak, iş dışındaki yaşamında zevk alabileceği ve ulaşabileceği aktiviteleri listelemekle bir rahatlama sağlanabilir. Bunları birkaç örnekle zenginleştirmeye çalışalım.
Zamanınızı iyi organize etmeye çalışın, uyku saatlerinizi düzenleyin. Sevdiklerinizle, ailenizle, arkadaşlarınızla zaman geçirmek için fırsatlar yaratmaya çalışın. Sosyal medya yerine gerçek sosyal ağlar oluşturun. Size iyi geldiğini düşündüğünüz pozitif insanlarla birlikte vakit geçirmeye çalışın. Sağlıksız arayışlardan uzak durmaya çalışın, sigara ve alkol tüketimini azaltın. Evde ve kısa süreli bile olsa egzersizler yapmaya başlayın. Evde ve işte pasif olmak yerine aktif olun. Örneğin televizyon ve bilgisayar başında geçirdiğiniz zamanı azaltın ve dışarı çıkın, sadece yürüyün daha iyidir. Pozitif olmaya çalışın, her problemin bir çözümü olduğunu unutmayın.
Eğer çalışmanızı ve yakın ilişkilerinizi çok zorlayan bir stres altında iseniz bu işinizi ve yakın ilişkilerinizi olumsuz etkileyeceğinden bir kısır döngüye neden olarak stresinizin daha da artmasına neden olabilir. Böyle durumlarda bir psikiyatri hekiminden yardım almanız gerekebilir. Stres yaratan kaynakların ortadan kaldırılması çoğu zaman mümkün olmasa da uygun psikoterapi yöntemleri ve ihtiyaç duyulursa ek ilaç tedavileriyle stresle baş etme gücünün artırılması sağlanabilir.