Kaygı, üzüntü, zaman zaman insanın kendisini mutsuz hissetmesi normal duygulardır. Herkesin yaşamında kendisini endişeli hissedeceği farklı durumlar olabilir. Birçok kişi için bir iş görüşmesi, sınavlar, sağlık sorunları, ekonomik sorunlar, ülke ve dünya gündemindeki önemli olaylar kaygı oluşturabilir. Evrimsel olarak baktığımızda korkmak, kaygılanmak kişiyi tehlikelerden korumak için ya da olası tehlikeye karşı hazırlıklı hale getirmek için kullanılan yararlı savunmalardır. Bu düzeydeki bir kaygı, kişinin işine yarayabileceği gibi ayrıca baş edebileceği düzeydedir. Bu kaygı ne zaman anormal olarak kabul edilir ve kaygısı olan bir kişiye ne zaman hastalık tanısı verir hale geleceğiz ? Yaygın anksiyete ( kaygı ) bozukluğu tanısını koymak için diğer psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi DSM 5 tanı kriterlerini kullanıyoruz. Kriterler şöyle:
- En az 6 ay süreyle hemen hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ya da etkinlik hakkında (işte ya da okulda başarı gibi) aşırı anksiyete ve üzüntü duyma (durumla uygun olmayan abartılı kaygı, endişeli beklentiler)
- Kişi, kaygı ve üzüntüsünü kontrol etmekte zorlanır.
- Anksiyete (kaygı) ve üzüntü, aşağıdaki altı belirtiden üç ya da daha fazlasına eşlik eder ve son 6 ay boyunca belirtilerin olduğu gün sayısı, belirtisiz gün sayısından daha fazladır.
- C1. Huzursuzluk, aşırı heyecan duyma ya da endişe ( her şeyin kötü olacağını düşünürler ve bu düşünceyi kontrol edemezler)
- C2. Kolay yorulma
- C3. Düşüncelerini yoğunlaştırmada zorluk çekme ya da zihnin durmuş gibi olması
- C4. İrritabilite
- C5. Kas gerginliği
- C6. Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük çekme ya da huzursuz ve dinlendirmeyen uyku gibi)
- Anksiyete, üzüntü ya da fizik yakınmalar klinik açıdan belirgin bir strese yol açar ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur. (Kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyecek düzeye gelir. )
- Bu bozukluk bir maddenin (örn. Kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun (örn. hipertiroidizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
- Anksiyete ya da üzüntü; diğer bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanmamalıdır.
Yaygın anksiyete (kaygı ) bozukluğu kadınlarda daha sık görülen bir psikiyatrik bozukluktur. Görülme sıklığı %5-6 oranındadır. Yaygın anksiyete (kaygı) bozukluğundaki endişeyle ilişkili olan içerikler (yani ekonomik kaygılar, sağlık sorunları ile ilgili kaygılar gibi) mantıklı olasılıklar olsa bile kaygı duyulan düzey gerçekle bağlantısı olmayacak kadar aşırı olabilir. Bu durum kişinin ve birlikte yaşadığı kimselerin de yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Aşırı kaygılı olma hali tedavi edilmedikçe endişe ve kaygıya yorgunluk, irkilme, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma, dikkatini toplamada güçlük, fiziksel belirtiler gibi belirtiler eklenerek tam bir yaygın anksiyete (kaygı) bozukluğu tablosu yerleşir.
Yaygın anksiyete (kaygı) bozukluğu tedavisi olan bir psikiyatrik bozukluktur. Tedavide ilk yapılması gereken bütün bu yaşanan aşırı kaygı halinin, evhamlılık değil bir psikiyatrik rahatsızlık olabileceğini fark edip psikiyatri uzmanına başvurmaktır. Tedaviye başlamadan önce fiziksel belirtilere ve kaygıya neden olabilecek endokrin, dahili veya kardiyolojik tetkikler istenmesi gerekebilir. Tedavide antidepresan ve anksiyolitik ilaçlardan yararlanılır. İlaç tedavisine eklenen psikoterapi uygulaması yararlıdır. Bazen kısa süreli yeşil reçeteli ilaçlar tedaviye eklenebilir. Antidepresan ilaç tedavisi etkin doza ulaştıktan sonra sağlanan faydaya göre ilacın devamına karar verilir ve tam düzelme sağlandıktan sonra da bir yıl daha ilaç tedavisine devam edilmesi önerilir.